🌦️ Cinsel Kimlik Bozukluğu Düzelir Mi
> Cinsel Kimlik Bozukları Nedir? Bireyin bedensel cinsiyetinden farklı bir cinsiyet kimliği olması, kendini farklı bir cinsiyette algılaması, görünüm ve davranışıyla belirlenen toplumsal cinsiyet özelliklerini bu doğrultuda şekillendirmekte ısrar etmesi “cinsel kimlik bozukluğu” başlığı altında değerlendirilmektedir.
Cinsel Kimlik Bozukluğu bir hastalık ve tedavi edilmelidir. Tanrı böyle yarattiysa niye cezalandirsin? Hermafrodit: Çift cinsiyetli,yani kişinin bir vücutta hem erkek hem kadın organını taşıması hali. Bu durum ile CKB arasındaki ayrım iyi yapılmalı ve bu durum ile hemhal olan bireylere gerekli destek sağlanmalıdır.
Cinsel Kimlik BozukluklarıProf. Dr. Aysel Ekşi İ. Ü. Çocuk Sağlığı Enstitüsü, Adolesan Bilim Dalı Öğretim Üyesi ALT KONULAR Cinsiyet kimliği: Anatomik kimlik (gender identity) Cinsiyet Rol Davranışları (gender-role behaviour) Cinsel Yönelim (sexual orientation) Çocuklarda Cinsel Kimlik Bozukluğu Belirtileri Tanı Kılavuzu Gidiş Cinsel Kimlik Bozukluğunun Gelişiminde
Yazıetiketleri “cinsel kimlik bozukluğu” Cinsel kimlik bozukluğu. 27 Şubat 2011.
Cinsel kimlik bozukluğu nedir? Cinsel kimlik bozukluğu olan kişilerin karşı cinsiyetle güçlü ve sürekli bir özdeşim kurma eğilimi vardır. Ancak bu durum sadece diğer cinsiyette olmanın getireceği sanılan kültürel üstünlükler için bir istek duyma olarak değil. Bu bozukluğun temelleri birçok rahatsızlıkta olduğu gibi
Cinselisteksizlik veya halk arasında söylendiği gibi cinsel soğukluk veya diğer adı ile frijidite yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen kadının cinsel arzu duymaması durumudur. Cinsel ilgi ve isteksizlik, cinsel düşünce ve davranışlarına yansır ve gittikçe ciddileşen bir ailevi-cinsel soruna dönüşür.
DisosiyatifBozukluk. Organik bir nedene dayanmaksızın bilinç, bellek, algılama konusunda bozuklukların görülmesidir. Travmatik bir ya da birçok yaşantıya bağlı olarak bilincin ve belleğin belli bir zaman süresinde kapanmasıdır. Bu sorun çocukluk çağında tacize uğramış, şiddetli travmaya maruz kalmış kişilerde yüksek
CinselBozukluklar ve Cinsel Kimlik Bozuklukları Cinsel Kimlik Bozukluğu A. Karşı cinsiyetle güçlü ve sürekli bir özdeşim kurma (sadece, diğer cinsiyette olmanın getireceği sanılan kültürel üstünlükler için bir istek duyma olarak değil).
Cinsel Kimlik Bozukluğu. Çocuğun kendi cinsiyetinden rahatsızlık duyması, karşı cinsten olmaya özlem duyması, karşı cinsin giysilerini giyme veya etkinlikleri ile uğraşma zaman zaman kendi cinsiyetini reddetmesi ile karakterize bir durumdur. Okul öncesi yaşlarda ortaya çıkar. Erkek çocuklarında daha sıktır.
1yaK. Son yıllarda eşcinsel lezbiyen/gey, biseksüel ve transseksüel bireylere bundan sonra lgbt bireyler’ olarak anılacaktır lgbt lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel yönelik toplumda bir merak ve yönelim artışı olmuştur. Ergenlik döneminde ve çocuklarda da kendini gösteren cinsel kimlik bozukluğu ya da farklı yönde gelişen cinsel eğilimler olarak adlandırılan olguları anlamaya yönelik araştırmalar da artış olduğu görülmüştür. Farklı yönde cinsel eğilim göstermenin nedenlerine ilişkin çeşitli kuramlar öne sürülmektedir. Erikson “kimlik” terimini bireyin, çocukluktan getirdiği önemli özdeşimleri, aynılık, süreklilik, benzersizlik özellikleriyle ergenlik döneminde bütünleştiren en üst düzeydeki ruhsal yapılanması olarak tanımlar Odağ ve Bildik, 2002. Bahsedilen en üst düzeye ulaşabilmek için kişinin cinsel kimlik gelişimini de tamamlaması gerekir. Cinsel kimlik gelişiminde anne baba tutumlarının, ödİpal dönem yaşantıları, dinsel inanç, hukuk sistemi gibi sosyo-kültürel etkenlerin, kişinin bilişsel süreçlerinin ve biyolojik etmenlerin rol oynadığı düşünülmektedir Gander ve Gardiner, 2007.Cinsel kimlik bozukluğu CKB bireyin karşı cinsten olmayı çok istemesi ve/veya karşı cins davranışları sergilemesi ile karakterize bir durumdur. Cinsel kimlik bozuklukları ve ilişkili olduğu süreçlerden bahsetmeden önce araştırmalarda ve kuramlarda kullanılan terimleri tanımlamanın faydası olacaktır. Erkeklik ve kadınlığın tüm bileşenlerin birbiriyle uyumunun göstergeleri “cinsiyet” ile ifade edilir Zucker ve Cohen-Kettenis, 2008. Genler, kromozomlar, üremeye yardımcı bileşenler ve genital uzuvlar ise biyolojik cinsiyetimizi belirlemeye yarayan özelliklerdir Güneş, 2010. Cinsel kimlik ise bireyin kadın ya da erkeklik durumunu ile yaptığı özdeşim sonucu algısına dayanan öznel bir yapılanmadır. Bu yapılanmanın yansımalarını psiko-sosyal, davranışsal ve bilişsel alanlarda görebiliriz. Her kültürde, toplumun yapısın bağlı olarak gelişmiş erkek ve kadına yönelik davranış kalıpları mevcuttur. Belli başlı bazı yeteneklerin, ilgi alanlarının, bir durum karşısında alınan tavırların ya da verilen tepkilerin toplum ve kültürler tarafından belirli cinsiyetlere atfedilmesi, cins rolü kapsamına girer Möller ve ark. 2009. Bireyin hangi eşten cinsel uyaran algıladığı ve buna olan yanıtı cinsel yönelimini belirler. Bu yönelim duygusal, romantik veya cinsel açıdan karşı cinse karşı ise heteroseksüellik, kendi cinsine ilgi duyma homoseksüellik/eşcinsellik, her ikicinse karşı ilgi duyma biseksüellik olarak adlandırılır Zucker, 1997. Eşcinsellik litaretürde, yaygın olarak, kadın için bahsedilecekse “lezbiyen”, erkek için bahsedilecekse “gey” terimi ile kullanılmaktadır. Kişinin cinsel yönelimini, biseksüel, homoseksüel ya da heteroseksüel terimlerinden herhangi biri ile tanımlaması ise cinsel kimliğini gösterir Çift cinsiyetlilik, yani kişinin bir vücutta hem erkek hem kadın organını taşıması “hermafrodit” olarak adlandırılır Odağ ve Bildik, 2002.Cinsiyete dair ilk algı doğumda çocuğun cinsiyetinin ilan edilmesiyle gerçekleşir fakat çocuğun kendine ait cinsiyet algısının yapılanması çok daha karmaşık bir süreçtir. Doğumdan 6 ay sonra başlayan cinsiyet yapılanmasında bireyin cinsiyetinin kendinin değişmez bir parçası olduğunun yerleşmesi Kohleberg’in bilişsel-gelişimsel kuramına göre somut işlemsel döneme geçişiyle gerçekleşir Gander ve Gardiner, 2007.Coates 2006 çocuğun cins kimliği gelişimini şöyle tarif eder“Çocuğun cins kimliğini yapılandırması yavaş ve kademeli bir süreçtir. Busüreç derinde, çocuğun bağlanma ilişkilerinden köken almaktadır ve onedenledir ki sözü edilen ilişkilerin tarihini ve kuşaklar arası olanları da dahilçatışmalarını yansıtacaktır.”CKB kız çocuklarında daha yağın olarak görülmekle beraber erkek çocuklarında kliniğe başvurma oranı daha fazladır. Buda bize kültürel ve psiko-sosyal etkenlerin önemini göstermektedir. Bu sandığımızdan daha fazla görülen karşı cinsten olmayı isteme davranışının tanısı, bir bozukluk olup olmadığı ve tedavisi hakkında çok fazla tartışma bireylere yönelik önyargı ve ayrımcılık, günümüz toplumları içerisindeki önemli sorunlar olarak ortada durmaktadırlar. Bunun en yaygın örneği, homofobi olgusunda karşımıza çıkmaktadır. Homofobi, genel olarak, eşcinsellik, biseksüellik ve transseksüellik gibi farklı cinsel yönelimleri veya kimlikleri bulunan insanlara yönelik olumsuz duygular, tutumlar ve/veya davranışlar olarak tanımlanmaktadır Budak, 2003. Homofobinin kendiliğinden kişisel bir özellik olarak değil, belirli bir sosyal-kültürel bağlam içinde oluştuğu söylenebilir. Lgbt bireyleri toplumlar tarafından düzeyleri değişkenlik göstermekle birlikte sözlü ya da fiziksel şiddete, dışlanmaya, ötekileştirmeye, dışlanmaya ve görmezden gelinmeye maruz kalmaktadır. Bu çalışmada, çocuklarda cinsel kimlik gelişiminin normal özelliklerinin, cinsel kimlik gelişimi ve cinsel rol davranışlarını belirleyen psiko-sosyal ve psikodinamik değişkenlerin, CKB klinik özelliklerinin, tanı karmaşası ve etik sorunların, tanı ve tedavi acısından yaşanan tartışmaların gözden geçirilerek lgbt bireylerinin anlaşılması ve bu bireylerle tanışıklık düzeyimizin arttırılması Psikiyatri Birliği 1973 yılında DSM-III tanı sınıflandırmasından homosekhomoseksualite tanı kategorisini çıkartmıştır ve homoseksualite bir psikiyatrikhastalık olarak ele alınmamaya başlanmıştır. Son yıllarda benzer şekilde çocuklarda CKB’nin psikiyatrik bir hastalık olmadığı tartışmaları başlanmıştır. Psikiyatrik tanı sınıflandırma sistemlerinden çıkartılması gerekliliği savunulmaktadır. CKB’nin psikiyatrik bir hastalık olmadığını savunanların şu nedenleri göstermektedir• CKB cinsel davranışın normal bir çeşitlenmesidir.• CKB tanısı konan çocuklar bu durumları ile ilgili herhangi sıkıntı yaşamamaktalar ve bu durum herhangi bir işlev kay bına neden olmamaktadır. Eğer bir sıkıntı ya da işlev kaybı yaşanıyorsa bunun sebebi durumun kendisinden değil sosyal olarak kabul edilmemesinden ötürüdür.• Çocukluktaki CKB tanısı yetişkinlik dönemindeki homoseksüel cinsel yönelimin bir yordayıcısı olduğuna göre ve homoseksüalite psikiyatrik bir bozukluk olarak kabul edilmediğine göre bu tanının tanı sınıflandırma sistemlerinde yer alması sadece homoseksüalitenin psikiyatrik bir bozukluk olduğuna vurgu yapmak içindirZucker 2005, Zucker ve Spitzer 2006.Psikiyatrik belirtiler ile bozukluk arasındaki birleşme noktasını belirlemek çoğunlukla karmaşık ve güçtür. Örneğin kişilik özellikleri ile kişilik bozuklukları arasındaki birleşme noktasını gibi. Karşı cinsiyet davranışı gösteren çocuklarla belirgin cinsel kimlik sorunu yaşayan çocuklar arasındaki benzer noktaların olması durumu da tartışmaya neden olmaktadır Özsungur, 2010.Bir psikiyatrik bozukluğun hoşnutsuzluk ve işlev kaybı yaratıp yaratmadığının belirlenmesi de karışık ve güç bir durumdur. CKB olan bireylerde hoşnutsuzluk ve işlev kaybının rahatsızlığın doğasından kaynaklanmadığı sosyal ve çevresel faktörlerden ileri geldiği düşünülmektedir. Karşı cinsiyet davranışının sosyal çevre tarafından kabul görmesinin ya da etiketlenmesinin ortadan kaldırılmasının sıkıntıyı yok edeceği savunulmaktadır. Fakat bu güç durum yalnızca çocuklarda ve ergenlerde CKB açısından değil tüm psikiyatrik bozukluklar açısından geçerlidir. Bir örnekle açıklamak gerekirse ayrılık kaygısı bozukluğu olan bir çocuğun bağlanma nesnesinden ayrılmadığı sürece bir zorluk ve hoşnutsuzluk yaşamayacaklardır. Bu nedenlerden ötürü cinsiyet davranışları ve cinsel yönelimlerin cinsel gelişimin farklı bir görünümü olduğunu ve işlev kaybına neden olmadığını tartışmak zor olmaktadır. Sonuç olarak çocuğun ya da ergenin kendi bedenine yabancılaşması, biyolojik cinsiyet ile psikolojik cinsiyet arasındaki ayrımın sıkıntı yaratıyor olması doğaldır Zucker 2005.Sürekli ve yineleyici şekilde farklı cinsiyet davranışları gösteren bir çocuğa sahip olmak, hem ebeveynler hem de çocuk için huzursuzluk ve stres kaynağı olmaktadır. Bu çocuklar ya da ergenler yaşıtları ve yetişkinler merak edilip ilgi çekmekte ya da alay edilmektedirler. Etiketleme, dışlanma, aşağılanma, sözlü ya da fiziksel şiddet ve ötekileştirmeye maruz kalmaktadır ve bu durum diğer psikiyatrik bozukluklara da neden olabilmektedir. Bu bireylerin aileleri de etiketlenmekte ve benzer çatışmalı durumlara maruz kalabilmektedir. CKB toplumda çok nadir görülen ancak diğer psikopatolojilerin eşlik etme riskinin yüksek olduğu bir bozukluktur. Olgu sayısının bu denli az oluşu, araştırmacıların önündeki en önemli engellerden birisini teşkil yıllarda klinik olarak tercih edilen ve öne çıkan yöntemler arasında; çocukluk dönemindeki müdahalenin tedavi edici olduğunu, uyumu sağlamak amacı ile oyun terapisi, bireysel ya da aile terapilerinin uygulanması gerektiğini düşünen psikoteropotik yaklaşımlar, CKB’nin etkin bir tedavisi olmadığını düşünenler tarafından bir müdahale yapılmadan çocukların izlenmesi gerektiği, çocukluk döneminde karşı cinsiyet davranışı göstermenin doğal bir cinsel gelişim özelliği olduğunu okul öncesi ve okul çağında desteklenmesi gerektiğini düşünenler vardır Zucker 2008.Bu tedavi yaklaşımlarının altında yatan kavramlar psikanalitik, biyolojik, psiko-sosyal gelişimsel ve felsefik düşüncelere dayandırılmaktadır. Son yıllarda kullanılmaya başlanan puberte bloke edici hormon tedavisi de tartışmalı konulardan biridir. Ergenlik döneminin gelişimsel özelliklerine baktığımızda karmaşık ve çalkantılı bir gelişimsel dönem olduğu ve ergenin kendi biyolojik cinsiyetine özgü hormonları ile yüzleşmeden bu tur kararların alındığı durumlarda cinsel kimliğin doğal gelişimini engelleme riski de olacaktır. Ayrıca bu tur hormon tedavilerinin gelişen beyin ve kemik yapısı üzerine etkilerinin de bilinmediği bireyleri toplumlar tarafından düzeyleri değişkenlik göstermekle birlikte sözlü ya da fiziksel şiddete, dışlanmaya, ötekileştirmeye ve görmezden gelinmeye maruz kalmaktadır. Bu sebeplerden ötürü kendilerini dışa vuramamakta ve içlerinde yaşadıkları sıkıntıları dile getirmede ve tedaviye başvurmada dahi zorlanmaktadırlar. Farklı yönde gelişen cinsel kimliklerinin her bir birey için aile dinamikleri, sosyal ve psikolojik açıdan özgün bir yapıya sahiptir. Heteroseksüel olmayan bireylerle tanışıklığımızın artmasının olumsuz ön yargılarımızı kıracak, olumlu tanımlamalar ve değerlendirmelere katkı sağlayacaktır. Yaşadıkları durum, sevgi, şefkat, anlaşılabilme yakınlık ve ilgi gerektirmektedir. Bu doğrultuda bu bireylere ve bu bireylerle yaşayan kişilere, bu eğilimlerin biyolojik, psikososyal, yanları olduğunu bilgilendirmek üzere aile seminerleri düzenlenebilir. Yaşadıkları konusunda yalnız olmadıklarını hissetmeleri için hem ailelerine hem de lgbt bireylerine grup terapileri yapılabilir. Çocuk sahibi olan ailelere çocukları henüz bebekken cinsel eğitimler, aile seminerleri düzenlenebilir. Çocukların gelişimsel özellikleri ve karşılaşabilecekleri durumlar hakkında bilgi edindirilebilir. Ana-baba okulu seminerleri ile toplumda bir bilinçlenme sağlanabilir. Lgbt bireyleri ile olumlu sosyal ilişkilerde bulunmak, bu bireyler için anlaşılma ve yakınlık ihtiyacının giderilmesine yardımcı olacak, durumlarını dile getirme cesareti verecek, çevre için bir farkındalık yaratacak ve toplumda lgbt bireylerine yönelik tutumların olumlu yönde değişmesine katkı sağlayacaktır.
Kişinin biyolojik olarak sahip olduğu cinsiyetten veya cinsiyetininin gerektirdiği rolden sürekli olarak rahatsız olması durumudur. Kişinin kendisini kadın veya erkek olarak hissetmesi, kişinin cinsel kimliğini oluşturur. Cinsiyet, kişinin, kendisini kadın ya da erkek olmasını bellirleyen penis veya vajinanın varlığı gibi anatomik ve ruhsal özellikleridir. Cinsel oryantasyon, kişinin, cinsel tepki eğilimidir homoseksüel, heteroseksüel, biseksüel gibi. Kişinin cinsel partner olarak, kadın veya erkeğe yönelmesi ve cinsel ısrarlı bir biçimde, primer ve sekonder cinsel özelliklerden kurtulma, karşı cinsin cinsel özelliklerini elde etme düşüncesindedirler ve karşı cinsten birisi imiş gibi yaşamak ve giyinmek isteğindedirler. Erkeklerde, kadınlara oranla 6-30 kat fazla görülmektedir. Her erkekten ve kadından biri, cinsiyet değiştirme operasyonu peşindedir. Çocuklukta, sahip olduğu cinsiyetini benimsemek için yakınında aynı cinsiyet rolü modellerinin bulunmayışı; bakıcıların karşı cins davranışını teşvik etmesi cinsel kimlik bozukluğuna yol açabilir. Fiziksel ve cinsel kötüye kullanım yatkınlığa yol açabilir.
cinsel kimlik bozukluğu düzelir mi