🌜 Çanakkale Zaferi Ile Ilgili Yazı Uzun

18 Mart Çanakkale Zaferi şiirleri sözleri nelerdir? Uzun ve anlamlı 18 Mart şiirleri ve sözleri araştıran öğrenciler için derlediğimiz haberimizden 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili Bugün 26 Temmuz 2022, Salı Anasayfam Yap. Favorilere Ekle Bu yazı, Çanakkale Savaşlarındaki komutanlarımıza ve adı meçhul binlerce Türk çerisine karşı bir saygı duruşudur. Aytekin Alpaslan 18 Mart 2011 Kaynakça: [1] Nihal ATSIZ, Atsız Mecmua, 1932, Sayı: 17 (Çanakkale Savaşı) [2] 18 Mart 1915’den 18 Mart 2009’a Çanakkale Deniz Zaferi - Melike Bayrak [3] Çanakkale Savaşları Beyza Moderatör. 18 Mart çanakkale zaferi yazıları. Çanakkale ye Selam Yola Devam. Mart ayının 18 i geldi mi, içimizi farklı duygular kaplar. Biraz buruk, biraz iftihar dolu, biraz hüzünlü ama bir o kadar da gururla dolu duygular hakim olur bize. Zira, insanlığın kıyamete kadar dönüp dönüp bakacağı, bakıp da ders Search Twitter for çanakkale ile ilgili yazı, to find the latest news and global events. Çanakkale ile ilgili yazı 50 gram bilezik ne kadar 22 Ayar 50 gr Altın Mega Bilezik - 22BLZ164 KOÇAKÇanakkale Savaşında yıldızı parlayan Mustafa Kemal Paşa’nın “Ben size savaşmayı . 2. İlgili Haberler; 18 Mart: Çanakkale Savaşı neden önemli? Tarihçi Doç. Dr. Elmacı, Çanakkale Zaferi’nin ‘milli bilinç’ oluşturduğuna dikkat çekti Orhan Balcı. ‘Çanakkale Zaferi’nin dün 106.Yıldönümüydü. Hem denizde hem de karada yapılan savaşlar ile kazanılmış bir zafer. 205 bin şehit verdiğimiz, üzerinden 106 yıl geçmiş bir zafer hala yüreğimizde taze. Vatan sevgisinin en üst düzeyde ortaya koyulduğu bir destandır. Bu destanın her satırında En güzel Çanakkale Zaferi şiirleri. 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili 3,4 kıtalık kısa ve uzun şiirler 18 Mart Çanakkale Zaferi şiirleri bu yıl da zaferin anılacağı etkinliklerde okunacak ve öğrenciler hazırladıkları şiirleri paylaşacaklar. 18 Mart 2022 Cuma günü Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde anlamlı Cevap: Çanakkale zaferi ile ilgili yazılar kısa. mum. Kısaca Çanakkale zaferi ile ilgili yazı. Tarihin kaydettiği en büyük savaşlardan biri de Çanakkale Savaşı’dır Çehreleri, renkleri, dilleri ve ırkları değişik, çeşitli milletlerden oluşan, insan selini andıran ordular, milletimizin üstüne yürümüş, Mehmetçiğin gpjZ. Çanakkale Zaferi ile İlgili Yazı - Çanakkale Zaferi Hakkında Yazı Türk Milleti’nin,“Çanakkale geçilmez” dedirttiği, bu vatan parçasını canı ve kanı pahasına koruduğu Çanakkale deniz ve kara savaşları, gerçekten bir kahramanlık destanıdır. Savaşı’nın ikinci yılında, müttefikler Çarlık Rusyası’na yardım etmek isteyen İngiltere ve Fransa, Çanakkale Boğazı’nı geçerek, Marmara’ya ve oradan Karadeniz’e geçerek, Osmanlı baskısına son vermek istiyordu. Yunanistan da bu güçlere destek vererek, ordularını İngiliz ve Fransızların emrine verdi. 5 Kasım 1914’te müttefikler Osmanlı Devleti’ne savaş açtılar. Osmanlılar hem onlara hem de Rusya’ya savaş açtılar. Osmanlı Devleti’ni yanında görmek isteyen Almanya, bu arzusuna ulaşınca, savaş bütün hızıyla ve Fransız donanmasının Çanakkale’den geçeceği öğrenilmişti. Ancak Çanakkale Boğazı’nı savunan toplar eski tip toplardı. Tedbir olarak boğaz mayınlandı. Askerin moral durumunun çok iyi olması, sevinilecek en önemli özelliktir. Müttefik donanmada 18 zırhlı, 16 kruvazör ve destroyel, 6 uçaklı bir uçak gemisi ve 7 denizaltı ve bunlara ilave olarak da yüzlerce küçük çapta gemi vardı. Böyle bir donanmayı durdurabilecek bir gücün var olabileceğini hiç kimse düşünmüyordu. İngilizler 13 Aralık 1914’te “Mesudiye” adlı gemimizi demirli bulunduğu bir koyda batırdılar. 19 Şubat 1915’te kıyı setinde bulunan topçu bataryalarımız yoğun top ateşi altında kalarak etkisiz duruma getirildi. Ancak, boğaz mayınlı olduğundan daha ileri gidemediler. 1 Mart 1915’te soğanlı, Baykuş, Dardanos ve İntepe sırtları gerisinde olan bataryalarımızı topa Mart 1915’e geldiğinde, Çanakkale Boğazı’nı kesinlice geçip, Marmara’ya ulaşmak istiyorlardı. Boğazda mayın kontrolü yapıldı, aldıkları tedbirlere göre artık rahatça boğazı Mart’ı 18 Mart’a bağlayan gece, İsmail Hakkı Kaptan komutasındaki Nusret mayın gemisi, boğaz geçişini mayınla döşedi. 18 Mart 1915 sabahı, İngiliz ve Fransız gemileri kendilerinden emin bir şekilde iki sıra halinde, boğaza doğru ilerlemeye başladılar. En önde mayın tarama gemileri, arkalarında da, ağır zırhlı ve kruvazörler vardı. İngiliz ve Fransızlar, 6 büyük zırhlısını ve 1000 kadar askeri kaybederken, Türk askerlerinin kaybı 25 şehit ve 71 yaralıydı. Çanakkale’yi deniz yoluyla geçememişlerdi. İkinci bir denemenin faydasızlığını anlayıp geri döndüler. Çanakkale Kara Savaşları ve Mustafa Kemal’in Tarih Sahnesine ÇıkışıŞanslarını karadan deneme kararı alan İngiliz ve Fransızlar, 25 Nisan 1915’te, Saros Körfezi’ne sahte bir çıkartma yapıp, nabız yokladılar. Çarpışmalar başladı. düşmanın sayıca çokluğu, silah üstünlüğü yüzünden dağıldı. Yedek olarak bekleyen komutanı Yarbay Mustafa Kemal, yardım konusunda emir bekledi. Emir gelmeyince tereddütsüz, yardımına koştu, hem alayı toparladı, hem de conkbayırı’nda düşmanı durdurdu. 26 Nisan 1915’te yapılan yeni çalışmalarda Müttefik askerleri, kıyı ile deniz arasındaki ince çizgiye kadar çok daha kanlı çalışmalar yaşandı. Her iki tarafta göğüs göğse birbirleriyle vuruştu. Sadece o gün bizden 16 bin düşman tarafından 14 bin asker hayatını kaybetti. Müttefikler, denizde olduğu gibi, karada da ilerleyemiyor ve büyük kayıplar veriyordu. Aralarında tekrar bir durum değerlendirmesi yaptı. Savaşa devam kararı alarak 4 Haziran 1915’te harekete geçtiler. 20 bin kişilik Fransız, 31 bin İngiliz kuvvetleri, zırhlı araçların desteği altında, büyük bir saldırı iki taraf büyük kayıplar verdi. Bazen onlar, bazen de Türkler üstünlük sağlıyordu. 12-13 Temmuz’a kadar devam eden çarpışmalar sonucunda, İngiliz ve Fransız kuvvetleri, çıkartma yaptıkları bölgelere tekrar püskürtüldü. Türk askeri, çıkartmadan bu son ana kadar geçen yaklaşık yetmiş gün içerisinde 100 bin şehit vermişti. İngilizler her ne pahasına olursa olsun, bu engeli aşmak ve Marmara’ya kara yoluyla ulaşmak istiyorlardı. Bu mücadeleyi onur mücadelesi olarak ilan grup komutanlığına getirilen Mustafa Kemal, düşmanın küçük ve büyük Anafartalar üzerine yaptığı saldırıları 15 Ağustos’tan itibaren durdurmaya çalıştı. Dağlardan, tepelerden, derelerden su yerine kan aktı. 1915 sonbaharına kadar çarpışmalar devam etti. Saldırılar durdurulmuş, İngilizlerin savaşma gücü tükenmişti. 1916 yılının ocak ayında, onurları ve gururları kırılmış olarak, sessizce çekip savaşları, her iki taraf için de korkunç boyutta kayıpların verildiği savaşlar olmuştur. Resmi nitelikteki açıklamalara göre, Türk ordusu 253 bin şehit verirken, müttefikler 252 bin kayıp vermiştir. Çanakkale, gelecekteki Türk Cumhuriyeti’nin bir habercisi, bir müjdecisi olmuştur. Çanakkale’yi geçilmez yapan o ruh, o vatan sevgisi, ülke işgal altındayken şahlanmış ve düşmanı işgal ettiği topraklarda yok etmiştir. Çanakkale, Mustafa Kemal’in ortaya çıktığı, dehasını gösterdiği, gelecekteki zaferler için milletinin gönlünde taht kurduğu zaferlerin kazanıldığı bir vatan köşesidir. Kaynak – En Kapsamlı Atatürk Sitesi tarafından muhtelif Belirli Günler ve Haftalar ile TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Kitaplarından derlenerek yazılar da dikkatinizi çekebilir. - Çanakkale Savaşı Nasıl Kazanıldı – Çanakkale Zaferi Nasıl kazanıldı - Çanakkale Savaşları Kronolojisi - Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşlarındaki Rolü - Atatürk’ün Çanakkale ile İlgili Sözleri - Mesajı- Okuma Sayısı Bu yazı 220735 defa okunmuştur. Çanakkale Savaşıyla ilgili kısa bilgi, Çanakkale savaşı ile ilgili yazı uzun kısa örnek Çanakkale Savaşı Kurtuluş savaşı sırasında açılan Çanakkale Cephesi Osmanlı İmparatorluğunun bu savaş boyunca en çok başarı gösterdiği bölümdür. 1. Dünya savaşı boyunca yapılan en sert ve kanlı çarpışmalar bu cephede gerçekleşmiştir. İngiltere ve Fransa devletlerinin yandaşları Rusya ile ortak olup savaşı kendilerine göre yönlendirmeyi hedefliyorlardı. Rusya’nın ekonomik durumu savaşın ağırlığı altında ezilmeye başlamıştı. İtilaf Ülkeleri Osmanlıyı etkisiz hale getirme ve Rus askerlerine ihtiyaç duydukları yardımları, ekipmanları bir an önce gönderip onları Kafkasya Cephesinde rahatlatmayı amaçlıyorlardı. Bu sebeple Türk askerlerinin geriye püskürtülmesi için Çanakkale Cephesine saldırı planladılar. İngiliz ve Fransızların donanması Çanakkale’de boğazdan geçmeye çalıştılar ancak 18 Mart 1915 tarihinde yenilgiye uğradılar. İtilaf Ülkelerinin bu yenilgi sonucunda donanmaları hasar gördü. Bu sebeple ordularını Gelibolu Yarımadasına çıkarıp karadan savaşmaya başladılar. 25 Nisan 1915 tarihinde düşman orduları Arıburnu üzerinde ilerlemeye başladılar. Ancak onların bu ilerleyişini Mustafa Kemal yönetimindeki askeri birlikler Conkbayırında kestiler. Bu galibiyet sonucunda Mustafa Kemal albay olmaya hak kazandı. İngiliz genel Harrington’un emrindeki askeri birlikler 6-7 Ağustos 1915 günlerinde tekrar saldırmaya başladılar. Anafartaların komutanlığını yapan Mustafa Kemal 9-10 Ağustos 1915 tarihlerinde 1. Anafartalar Zaferini aldı. Bu zafer ardından 17 Ağustos’ta Kireçtepe, 21 Ağustos günü ise 2. Anafartalar zaferi ile taçlandırıldı. Çanakkale Muharebesinde yer alan Türk askerlerinin geneli öğretim yaşında subay, er ve erbaş savaşında şehit düştü. Çanakkale üzerinden geçemeyeceğini anlayan İngiliz ve Fransız kuvvetleri de ardında Türk askerleri kadar şehit bırakarak topraklarımızdan ayrıldılar. 19-20 Aralık 1915 tarihlerinden Anafartalar ve Arıburnundan, 8-9 Ocak 1916 tarihlerinde ise Seddülbahirden kati olarak ayrıldılar. Çanakkale Savaşıyla İlgili Yazılar Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Paylaşabilirsiniz. Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı’nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul’a kavuşma isteği Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemidir. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada’dan Boğaz’ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan istihkamlarımıza doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyalarını havantopu ile dövdüler. Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar. 24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü. bu denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri aşarak Boğaz’a girdi. Yediyüzelli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on’u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü. 19 Şubat 1915 günü düşman savaş gemileri öğleye kadar uzun menzil­li bir bombardımana girişti. Boğaz’a iyice sokuldular. Tabyalarımız akşama doğru düşman savaş gemilerine karşılık verdi. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı. İtilaf devletleri gemileri diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına ulaşamıyordu. Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak görüyorlar­dı. Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi. Yine sonuç alınamayınca düşman gemilerine komuta eden Amiral Carden görevden alındı. Yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donan­mayla Boğaz’a saldıracağını, yakında İstanbul’da olacağını Londra’ya bildir­di. Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17/18 Mart gecesi boğaz’a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz’a on birinci hat olarak döşendi. Boğaz’daki mayın sayısı on bir hat olarak 400’ü aşmıştı. 18 Mart 1915 İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı’na girdi. Bu donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile İnflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu. İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu. İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını kolayca susturarak Boğaz’ı kolayca geçebileceklerim umuyorlardı. Bu umut ve güvenle 18 Mart 1915 günü düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos’a saldırdı. Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu. Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu. Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladılar. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atış­larıyla karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu. Karşılıklı bu korkunç bombardıman bir saat kadar sürdü. Bu karşılıklı bombardımanı bir yabancı yazar şöyle anlatıyor insan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir. Kaleler, toz duman bulutları içinde kaybolmuşlarda Yıkıntıların arasından arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütun­ları arasında yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice görünmez oluyorlardı. Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu.» Bombardıman sırasında Türk tabya ve bataryaları büyük zarar görmüştü. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı. Boğazın berrak sulan üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren’e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Çanakkale Geçilmez kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor. Saat Suffren’in az gerisindeki Bouvet müthiş bir patla­mayla sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanarak yana yattı, devrilip gözden kayboldu. Olayı görenlerden birinin ifadesine göre Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti.» Türk tabyaları, Boğaz’ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible, İrressitible büyük hasar gördü. Batanlar oldu. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralan­dı. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı’nı denizden aşamadılar. Büyük kayıp­lar vererek Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceğini öğrendiler. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı’nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlı­yordu. Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir’den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders’in görüşü ağır bastı, ve askerler o yöreye yerleştirildi. Düşman güçleri 25 Nisan 1918 sabahı Mustafa Kemal’in düşündüğü noktadan saldırdı. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen’de Conkbayır’da, savaştı. Cephanesi biten askerlere — Süngü tak emrini verdi. Daha sonra ; — Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dedi. Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Siperler arası uzaklık sekiz on metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde Conkbayır’a doğru ilerliyordu. Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı. Anafartalar Savaşı’nda düşmanın attığı şarapnel misketi Mustafa Kemal’in göğsüne isabet etti. Ancak cebindeki saate çarptığından bir şey olmadı. Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı. Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri; Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Anbumu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar’dır. 19 – 20 Aralıkta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8-9 Ocak’ta Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı. Böylece 1915 baharında parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti. Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir. Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal’in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kaynağı oldu. Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal destan savaşlara birer örnektir. Kaynak Link ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ 18 Mart tarihi bir anma günü değil bir yaşama günüdür. İşgalci devletlere karşı verilmiş inanılmaz bir savaşı anlama ve bilme günüdür. Çanakkale Şehitlerini Anma günü olarak anlamı çok yüksek olan bir günü iyi anlamak için tarihi gerçekleri iyi anlamkta yarar vardır. Bu ndenle bu yazıyı sizlerle paylaşıyoruz. Çanakkale Savaşı, dünya tarihi sayfalarında önemli bir yere sahiptir. Bu önem günümüzde de yansımasını ve ilgi artışını devam ettirmektedir. Avrupa büyük devletlerinin önceden beri en önemli isteklerinin; Çanakkale Boğazı’nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul’a kavuşma özlemi olduğu bilinmketedir. I. Dünya Savaşı’nın 1914 yılında başlamasıyla birlikte, İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu durum Fransa ve İngiltere’nin işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada’dan Boğaz’ın ağzına doğru yaklaşmasını da beraberinde getirdi. Buradan istihkamlarımıza doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyalarını havantopu ile dövdüler. Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar. Bir Fransız denizaltısı, 24 Kasım 1914 günü boğaz sularında görüldü. Bu denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri aşarak Boğaz’a girdi. Yedi yüz elli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on’u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü. 19 Şubat 1915 günü düşman savaş gemileri öğleye kadar uzun menzil­li bir bombardımana girişti. Boğaz’a iyice sokuldular. Tabyalarımız akşama doğru düşman savaş gemilerine karşılık verdi. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı. İtilaf devletleri gemileri diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına ulaşamıyordu. Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak görüyorlar­dı. Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi. Yine sonuç alınamayınca düşman gemilerine komuta eden Amiral Carden görevden alındı. Yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donan­mayla Boğaz’a saldıracağını, yakında İstanbul’da olacağını Londra’ya bildir­di. Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17/18 Mart gecesi boğaz’a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz’a on birinci hat olarak döşendi. Boğaz’daki mayın sayısı on bir hat olarak 400′ü aşmıştı. 18 Mart 1915 İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı’na girdi. Bu donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile İnflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu. İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu. İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını kolayca susturarak Boğaz’ı kolayca geçebileceklerim umuyorlardı. Bu umut ve güvenle 18 Mart 1915 günü düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos’a saldırdı. Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu. Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu. Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladılar. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atış­larıyla karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu. Karşılıklı bu korkunç bombardıman bir saat kadar sürdü. Bu karşılıklı bombardımanı bir yabancı yazar şöyle anlatıyor insan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir. Kaleler, toz duman bulutları içinde kaybolmuşlarda Yıkıntıların arasından arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütun­ları arasında yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice görünmez oluyorlardı. Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu.» Bombardıman sırasında Türk tabya ve bataryaları büyük zarar görmüştü. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı. Boğazın berrak sulan üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren’e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Çanakkale Geçilmez kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor. Saat Suffren’in az gerisindeki Bouvet müthiş bir patla­mayla sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanarak yana yattı, devrilip gözden kayboldu. Olayı görenlerden birinin ifadesine göre Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti.» Türk tabyaları, Boğaz’ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible, İrressitible büyük hasar gördü. Batanlar oldu. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralan­dı. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı’nı denizden aşamadılar. Büyük kayıp­lar vererek Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceğini öğrendiler. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı’nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlı­yordu. Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir’den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders’in görüşü ağır bastı, ve askerler o yöreye yerleştirildi. Düşman güçleri 25 Nisan 1918 sabahı Mustafa Kemal’in düşündüğü noktadan saldırdı. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen’de Conkbayır’da, savaştı. Cephanesi biten askerlere — Süngü tak emrini verdi. Daha sonra ; — Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dedi. Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Siperler arası uzaklık sekiz on metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde Conkbayır’a doğru ilerliyordu. Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı. Anafartalar Savaşı’nda düşmanın attığı şarapnel misketi Mustafa Kemal’in göğsüne isabet etti. Ancak cebindeki saate çarptığından bir şey olmadı. Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı. Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri; Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Anbumu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar’dır. 19 – 20 Aralıkta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8-9 Ocak’ta Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı. Böylece 1915 baharında parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti. Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir. Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal’in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kaynağı oldu. Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal destan savaşlara birer örnektir. ÇANAKKALE SAVAŞI İLE İLGİLİ YENİ YAZI

çanakkale zaferi ile ilgili yazı uzun