🐫 Erkek Ayrıldıktan Sonra Neden Engeller

Bumakalede arı ailesi açıklanmaktadır: nedir, arı ailesinin kompozisyonu, gelişimi ve yaşamı. Rahim, dronlar, çalışan arıların yanı sıra yaz ve kovan böceklerinin ayırt edici özellikleri. Bu Soruna Üretilen Çözümler. Bilmem, belki de engelli olmanı gerektirecek bi sebep veya hissiyat yoktur o yüzden kaldırmıştır. Öylesine kaldırmış gibi hissettim. Çünkü ben öfkeli veya nefret duyduğum birini engellerim herhangi bir hissim olamadığı insanı engellemem. Mesaj Gönder (Çevrimdışı) Anonim. GizliÜye. Benim telefonuma bakmak istedi konuşmalara vermedim şüphelendi ayrıldı ve heryerden engelledi neden bir erkek ayrıldıktan hemen sonra heryerden engeller ki amaç ne yani silsen anlarımda engellemek niye? Güncellemeler: +1 yıl. Erkeklerin ayrılıktan hemen sonra neden engellediğini merak ediyorumda düşüncelerini almak Sadecedüşünceleriniz ve eylemleriniz kim olduğunuzu tanımlar ve artık kendinizi tanımıyorsanız, kendinize adil olmadığınız anlamına gelir. Kendinize karşı çok sert davrandınız ve bedeninizin ve zihninizin kendilerini ifade etme ve sizi mutlu eden şeyi yapma arzusunu ihmal ettiniz. Bu, uzun zamandır kendiniz olmadığınız insan doğasının yasaları 1. mantıksızlık yasası kanun: insanlara genellikle duygular hakimdir ve farkında olmadan mantıksız davranırlar. bu, hayattaki kötü kararların ve olumsuz kalıpların kaynağıdır. örnek: atina, mö 400'de çok rasyonel bir adam olduğuna inanılan perikles tarafından yönetildiğinde başarılı oldu. siyasi arenadan ayrıldıktan sonra atina Ayrıldıktan sonra erkek psikolojisi . Çoğu kadın şu soruya ilgi duyuyor: erkekler neden ayrıldıktan sonra geri dönüyorlar? Psikoloji, önceki ilişkilerine geri dönmenin birçok nedeni olduğunu söylüyor. Gerçekten de, toplumdaki daha güçlü seks temsilcisi ilgisizlik gösterse de, bu onun rahat olması anlamına gelmez. Takipten çıktım. Sonra başlamadan bitti yazdı panosuna. Sonra ben başlamadan bitmez yazdım panoma kıza tekrar istek yolladım. Takipleştik. Kız ilk beni çıknaya çalıştığı fakat red yediği bir erkek sandı. Öyle olmadığımı anlayınca biraz tanıştıktan sonra engelledi aniden. Sonra yeni hesap kurdum. İstek yolladım. Aslına bakılırsa başlığımız ayrıldıktan sonra kadınlar ne yapar değil de ayrıldıktan sonra kadınlar ne yapmalı olmalı, biz yine de bunu içerikte düzeltelim. Kadınlar ayrıldıktan sonra mutlaka ve mutlaka bir psikolojik çöküş içerisine girerler. İsterlerse kendi istekleriyle ayrılmış olsunlar kısa süreli de olsa bir kötü ruh hali içerisine gireceklerdir. O Erkeklegerçekten sevdiğiniz birini engellermisiniz ayrıldıktan sonra? olabilir sevse bile erkek öfkelenir ve bu şekilde yapabilir 1 ay içinde yazmaz ise o k1uaidp. Ayrılığı taşıyabilmek... Erkek ya da kadın ayrıldıktan sonra nasıl davranır? Bizzat kendinizin başına geldiyse veya çevrenizde şahit olduğunuz ayrılıklar sonrası, ayrılan kişilerin birbirleri hakkında söyledikleri sözler ve duruşları dikkatinizi ister birkaç ay sürsün ister birkaç yıl veya senelerce, hayatında en değerli şeyleri; zamanını, duygularını, bilgisini, emeğini paylaştığı birisinin ilişki biterken veya bittikten sonra ayrıldığı kişi hakkında nasıl bir duruş aldığı, ne kadar görmüşsünüzdür; habire ayrıldığı karısı veya sevgilisi hakkında uluorta önüne gelene saydıran, olmadık laflar eden, kadının yerini yurdunu koymayan... Kadın görmüşsünüzdür; sürekli adamın olumsuzluklarından dem vuran, hep mağdur olduğunu anlatan. İnsanın mahremini paylaştığı, anılar biriktirdiği, biri zorda kaldığında öbürünün ona koltuk değneği olduğu, iyi zamanlarında güzel bir gelecek hayal edip birbirlerine vaatte bulunduğu çok özel durumları yaşamamışlar gibi, nasıl hoyrat bir tavırdır bu sergilenen!Eşini aldatan erkek ya da kadınlarda da benzer bir duruma rastlanır. Karısı hakkında öteki kadına en ağır ithamlarda bulunan adam, eve gidip aynı kadının yüzüne birşey olmamış gibi bakar. Kadının da benzer davrandığı durumlara eşi ya da sevgilisi hakkında yakın çevresine durmaksızın nahoş şeyler söyleyen kişilerin, kendisine saygısı olmadığını düşünüyorum. 'İnsan' olan insan biten bir ilişkinin ardından ne kadar öfkeli olursa olsun, karşı tarafı rencide edici şeyler konuşmaz. O kişinin bulunmadığı bir ortamda, kendini savunacak bir pozisyonu yokken arkasından savurmak yakışıyor mu?Buna şahit olan yani dinlemek zorunda kalan kişiler de zaten genellikle, anlatan bu adam ya da kadınla ilgili pek de iyi şeyler düşünmemektedirler. Dinlemek zorunda kaldıkları için konuşanın yerine 'utanç' duydukları da olur. İnsanın içinden; "Bir sus" diyesi duruma düşmüş kişiler -'düşmüş' diyorum çünkü bu bir düşkünlük hali- aslında ilişkinin içindeyken de kendisiyle oldukça meşgul olan ve genellikle monolog yapan kişilerdir. Karşısındaki insana gerçekten değer vermiş ve anlamaya çalışan birisinin böyle davranması, pek beklendik birşey değildir. Birlikteliği nasıl taşıyorsa, ayrılığı da öyle havliyle kendisinin ne kadar haklı olduğunu anlatmaya çalışırken, karşı tarafa hakaret sayılacak derecede yüklenerek ve onu değersizleştirerek bundan nemalanmaya çalışmak, ne büyük bir karakter de görmüşsünüzdür; ilişkisinde en zorlayıcı deneyimleri de yaşasa öldürseniz, karısının ya da sevgilisinin arkasından konuşmayan insanları... Sadece; "O iyi bir insandı, çok desteğini de gördüm ama yapamadık" deyip onlar bilirler ki; bir dönem kucağına alıp saçlarını okşayan, koklayan, aynı tabaktan yemek, aynı bardaktan su içen, kazancını bölüşen, en düşkün anında bile yanında yürüyen, acısını acısı gibi hisseden, eşine, dostuna, ailesine; "Bendendir, benim gibi bilin" diyen insanın iki dakikada satılıverilemeyeceğini, kadrini, kıymetini ve en önemlisi ahde-vefayı... Ha bir de konuştukça ucuzlandığını...Hani bir söz vardır; "Asil azmaz, bal kokmaz" diye, öfkesi bile olsa zerafetine hayran olunası, adam gibi adam ya da kadın; önünüzde eğiliyorum. birliktelik esnasında gayet kibar/anlayıslı gozuken, ayrılınca icindeki hayvani cıkarır bunlar. iliski cesitli sebeplerden dolayı bittikten sonra "omur boyu ona aitmis" gibi, "mesajla taciz eden" , baska iliskilerine mudehale edip, "bak yengen olur" temali muhabbetlerle hatun kısmının cevresini de rahatsız eden ayrildiktan sonra alcaklasan hakkı bulutlar sizi. bunlar ayrıca kafasında bir ton senaryo kuran erkeklerdir."sevdinmi sevmedinmi yoksa hiç sevmemişmiydin sevdiysen neyimi sevdin e niye ayrıldın o zaman ,madem sevdin nasıl bitti niye bitti başkasına bakmışmıydın ben bakmadım tamam baktıysamda bi kere ,asıl senin allah belanı versin yada vermesin..."konulu başlıklar altında devamlı telefonla -yüzyüze -kısa mesajla-fikirlerini belirterek eski sevgilisi olan kızın hayatını karartmaya kararlı olan tiplerdir. içine düştüğü durumu hak etmiş erkektir..bkz müstehak ayrıldıktan sonra kıza yapışıp sülüklük yapmasa da olayı normal karşılasa, belki kız tarafından daha sevilecek kız olan tipleri de vardır ama o türlerinin ne yapacağını kimse önceden kestiremez. pespayedir, hemzemindir, hincaldir, uluctur... psikopatlıkta sınır tanımayacak kadar yaratıcı olabilen zavallıdır. önce "hala arkadaşız ama dimi?" diyip msn'den laf sokmak adına kişisel iletiye binbir türlü şarkı sözü yazanı da mevcuttur bunların. sonra zaman zaman cep telefonuna "seni düşünüyorum ve ağlıyorum, biliiiyooor muğğsuuun?" gibi mesajlar atarlar; "yaa bir arkadaşım kaza yaptı, o an aklıma bir tek sen geldin. hayat ne kadar kısa? gel beraber mesut olalım" diye telefon açarlar. laftan anlamayan erkeklerle aynı grupta yer alırlar. hemen iriyarı bir grup arkadaş ayarlanmalı, ağlayıp zırlayıp doldurulmalı ve ayrıldıktan sonra başa bela olan erkekle 3 metrekarelik bir odada yalnız bırakılmalıdırlar. vedalaşma vakti geldiğinde, aklı yerine gururunu kullanan bir kadın ayrılmayı kafasına koyduysa o iş bitmiştir, üzme kendini yeni kişiler çıkacak karşına. ayrıma kararınızın ne denli isabetli olduğunu gösterir. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. genelde umursamaz hayatlarına devam ederler. sanki hiçbir şey olmamış gibi oyun oynarlar falan filan. hele bir de, aylardan temmuz ise, değil tabi, o akdeniz akşamlarıydı, neyse, hele bir de kendinizi teslim ettiyseniz beyzadeye ve sizin onu bırakamayacağınızdan eminse ya da bir şekilde bunu biliyorsa hiç beklemeyin pişman olmasını. "iki gün sonra geri döner." diye düşünür, üzülmez, oturur öyle. "oh be dünya varmış!" der. canım benim. bir hafta sonra yüzünüzü gördüğünde afallar, pişmanlığı yüzüne dökülür birer birer. düdüt neticede, mesele ayrılık. zottirik bir konu değil ki bir kenara fırlatılıp atılsın. kendisi, toplum yargıları üzerinden hareket ederek pişmanlığını içine atsa da, sırf inadı yüzünden geri dönmeye kalkışmasa da, güzelim bir ilişkiyi rezil etmiştir ya da edilmesine izin vermiştir. ayrılık işte, o da üzülecek karşı taraf da. ne saçmalıyorum ben?! sanırım en iyisi bir erkek tarafından bu olayın anlatılması ki yanlış kanılara varılmasın.. toplanın şöyle yamacıma anlatim o zaman; kadınların bildiklerinin aksine öyle neyse bu bitti sıradaki nerde diye düşünmez ya da hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam etmez.. o üzüntüsünü, acısını yalnızken yaşar.. içine atar çoğu şeyi.. yalnız kaldığı zamanlarda onun resimlerine bakar, anıları teker teker düşünür, hatta oturup ağlar.. sonra en yakın dostu alkol olur.. tembelliğinden değil rüyasında onu görme ümidiyle sık sık uyur.. uyanık olduğunda düşünmemeye, acı çekmemeye çalışmak için arkadaşlarıyla buluşur onu yapar, bunu yapar, oyun oynar.. derdini de anlatamaz çünkü toplumun yüklediği bir görev vardır erkeğe.. erkek ne olursa olsun sağlam durmak, zayıf gözükmemek ve duygularını göstermemek zorundadır.. ondandır ki bırakın kadın olanları, erkek olan arkadaşlarından bile gizler aslında hissettiklerini.. en yakın arkadaşı bilir/bildiğini zanneder ama gerçekte o en yakın arkadaşın/kankanın vs. bildiği sadece iceberg in görünen kısmıdır.. işte bu sebepler yüzünden erkek ve ayrılık sonrası hissettikleri genelde yanlış anlaşılmaktadır.. erkekler umursamaz, erkekler ağlamaz tarzı genellemeler atılır ortaya.. ps. ha tabi ki her erkek böyle midir? değildir.. her ayrılık koymaz, her erkek duygularını saklamaz bir de bazı kesim gerçekten bu yapılan tespitlerdeki gibidir hiç kimseyi, hiçbir ayrılığı umursamaz onla ilgili yorum yapmaya gerek yok genellemeler yeterli zaten. futbola sarmak olarak özetlenebilir. sevgiliye ayrılan sevgi, ayrılıktan sonra tutulan futbol takımına yöneltilir. genelde bir büyüğe danışılır. oda görsellerdeki öğe olur. ya da bkz yeni rakı ben sanırdım ki... acaba bitmese daha mı iyiydi diye düşünür, kimi yerde kendini hatalı bulur hatta çoğunlukla. yani ben isterdim öyle olsun. beni düşünüp üzülsün, bazı bazı ağlasın, gerçekleştiremeyeceğimiz hayallerimize yansın. ama aslında şöyleymiş; biz ayrıldıktan sonra 3 gün geçti ve bir cafede karşılaştık. boynuna baktım farklı farklı yerlerde 3 morluk. ''hayırlı işler'' dedim. ''bildiğin gibi değil'' dedi. - sensizlik çok koydu be deniz seni unutmaya çalıştım farklı bedenlerde. + ne yani 3 morluk da 3 farklı bedene mi ait? ne yaptın her gece biriyle mi? - seni seviyorum... + anlıyorum... uyandım, nefes nefese. sonra hazırladım kendimi gelecekteki düşünmek dahi istemediğim en kötü şeye.. hay amınakoyım yaa bu aşk acısı ne büyük çile? 3 günde unutana değil de, çekmesini bilene... -ilk gece alkol, arkadaşlarla muhabbet -ikinci gece arkadaşların "boşver zaten şöyle kızdı" demelerisevmelerine rağmen -üçüncü gece adamın da "eeaahh bi arayayım da ya da mesaj atayım da içimde dün biriken kini kusayım" -dördüncü gece "amaan boşver, karı var mı karı?" işin garip yanı kendisi de ayrılsa karşı taraf da ayrılsa bu böyledir. ayrıca her seferinde bir kadınla biter hikayeler. o kadar çok içer ki, ayrılık sonrası yaşadıklarını yazmaya kalktığında bi bok hatırlamaz bile amına koyiim. hep merak edilendir. acaba ne yaptı? sanki ayrılıktan sonra yaptıkları ne kadar sevdiğini ya da sevmediğini gösterecekmiş gibi. olan olmuş işte. hala acı çekip üzülmesini istemek sadece bencillikten ibaret. ya da dersler çıkarmasını istemek, hala onun iyiliğini düşünmek. belki de en doğrusu için nazım hikmetten gelsin; ''üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. “peki o ne yaptı” deme. herkes kendinden sorumludur aşkta.'' çok sevmiş te ayrılmıştı, çevresindekilerin "sana kız mı yok" tarzı söylediklerini dinlemiyordu. çünkü hayat bitmiş; böyle söylüyordu. yıkanmıyordu, uyumuyordu, gözlerindeki kızarıklık hiç gitmiyordu.. sonra 2 ay geçti ayrılığın üstünden. bi gün geldi, kızdı hep. hakaretler, iftiralar... sonra bir ay daha geçti üzerinden dışarı çıkmaya, arkadaşlarını görmeye başladı tekrar. farkında olmadan başka işlerle meşgul oldu, yeni insanlarla tanıştı. başka bi gün daha geldi; sevdim evet, ama bitmesi gerekiyordu, devam edebilirdi; ama etmedi napıyım daha fazla ısrarcı olamam, dedi. hatırladıkça ağlama krizleri geliyordu, ama gizli gizli ağlıyordu. sonra biraz daha ağlama krizlerine tutuldu. ağladı. ağladı.. sonra bambaşka bi gün geldi. artık tekrar yaşamaya başlamıştı; "evet çok güzel günler geçirdik ama artık içimde ona karşı hiçbirşey kalmadı; ne aşk ne nefret. nötrüm artık." dedi. kıçını yırtan iç ses e ben başında demiştim ama! bu kadar harabetme kendini geçicek demiştim! bazı insan melankoliyi seviyor işte napıcaksın.. bugüne kadar her zaman karşı tarafı suçlayacak laflar ederdim. kendimi de çok suçlardım ancak bunu fazla dile getirmezdim. insanın doğasında var olan bir refleks işte. ayrılığı birisinin üzerine yüklemek ve eller ensede ayakları uzatıp ayrılığın getirdiği üzüntüyü yaşama. bir erkeğin ayrılık sonrası yaşadıkları erkeğine göre değişiyor. kimisi aylar yıllar geçse dahi unutamıyor. bazen gerçekten sevgisinin saflığı ve duygularının saydamlığından dolayı bu. bazen de yaşadığı "ezildim ben anlıyor musunuz, sevin beni" dürtüsü ağır basıyor. ama bu işin erkeği kadını olmuyor. kaldırabiliyorsan yaşamaya devam edebilirsin. kaldıramıyorsan kendini ve çevrendekileri sıkmaya devam edersin. bir kadının zerrece umrunda değildir. bir kadının ayrılık sonrası yaşadıkları da hakeza. ayrılık sonrası yaşananlar özeldir. ayrılık da sevdaya dahildir. söz sahibi masum? değiliz hiçbirimiz. gidelim buralardan, dayanamıyorum. ben sanırdım hep öncekiler gibi olacak. hep öncekileri sallamadığım gibi bunu da sallamam, aklıma gelmez. 3-5 gün yokluğu koyar, sonra alışırsın. nasıl ki ona alıştın, yokluğuna da alışırsın. hep öncekilerde olduğu gibi zaman ilaç gelmeliydi, iki taraf için de, belki sadece benim içindi hep zaman. belki de öncekilerde olduğu gibi suçu gene hiç kendimde aramayacaktım. belli bir zaman sonra fotoğraflara baktığımda, adını andığımda bir anlam ifade etmeyeceğini. ama bu öyle olmadı, değilmiş istisnalarla kaideyi bir tutup genellemek. ilk zamanlar koymadı, nefretle alıştırdı bu bünye kendini hayatın yalnızlığına. kabullendi herşeyin bittiğini, sevginin, aşkın tükendiğini. karşı tarafta da bittiğini duyduğnda daha da güçlendi unutup silmek için, sildi bütün hatıraları, anıları, fotoları. yılda bir iki kez gördü o zamanlar da kandırdı kendini bittiğine, tükendiğine. ama zamanın aslında ilaç değil, tekrar eden bir film, silinmiş tükenmiş anıların unutulmadığını sadece hatırlanmadığına tanık oldu, oysaki her anı saniyesi saniyesine hatırlamaktı sevmemek!!!1!11 hiç bir şey yokken, bir anda aklına gelip takılı kalmasıydı asıl yokluğuna alışıp, takıntı olmadığını idda ettiği kişinin aşkını. aşkın tükendiğini, ileride tamamen yok olacağını sanıp uzun zamandan sonra sebepsiz yere depreştiğinde anlamaktı aşkın izinin kapanmayacağını. kim bilir, zamanında iyi ki demediğin şeyler için iyi ki diyebilmek, keşke demediğin zamanlarda pişmanlık duymamaktı oysa kabullenmek, ama asla kabullenememekti hala onu sevdiğini bitmiş bir ilişkinin ardından gururunu güçlendirmeye çalışırken. herkes kendince haklı ama yaşananlar iki taraf için de farklı. kimin haklı olduğunun bir anlamı yok kaybettikten sonra, kaybedildikten sonra. ayrılık sonrası yaşananlar mı? aslında kişinin yaşamadığını anladığında, yaşananlar ne kadar umrunda olur ki? dünyanın en büyük arz-talep sorunun erkekler ve kadınlar arasında yaşandığını hatırlamak. genelde egosuyla ilgilidir, "nasıl yaaa, hassiktr yaa" gibi kendini ona duyulan sevgiye değil de sevgi duyulan kişiye sahip olamayacagı konusunda aşağılanır bulur egosu tarafından, istisna olan gerçekten sevdiği kişiyle arasında olan sevgiyi önemseyen ve bunu kaybetmekten ötürü endişe/hüzün duyan kimseler, bu şekilde olması gereken gibi insanlar olmaya devam etsinler ve sakın ama sakın alınganlık yapıp da seri eksi oy veren ibne gibi boktan bir sıfatı üzerlerine almasınlar, yakışmaz. yalnız alçaklaşmakla kalmayıp, karşısındakini de alçaklaşmaya zorlar. yaşananlar, güzel ve iyi anılar, alışverişler hepsi toza dumana karışır. gidenler zaten gidecektir, aklı olsa yapmaz; insanı var eden yaşanmışlıkları ve anılarıdır, dimağda kalan tadı bozmaya ne gerek var?ancak babamın bir sözü vardır durumu açıklayan canı yanmış eşek attan yeğin olurder. başka bir pistten iniş izni almış erkektir. zaten ondan ayrılıyordur herhalde. aldatılan bir erkekte olabilir. gururuna toz kondurmamak için belki de o ince yapısı birkaç yakının gazıyla bir kin, nefrete dönüşmüştür. gerçi aldatmadan sonra bu duyguların oluşması için başka insanlara, sözlere gerek bile duymayabilir. intikam yeminlerini aldığı gün aşk içinde gözlerinin kör olduğu, görmezden geldiği, kalbinin derinliklerine gönderdiği o açıkları ustaca kullanmak için türlü planlar yapıp acımasızlık duygusu içinde alçak bir kişiliğe dönüşür. artık geri dönülmez bir yola girmişitir. olaylar gelişir... bkz cinayet romanı genelde ayrılık sürecinde ben ne zaman istersem bu iliski o zaman biter lafını sarf eden erkektir. bildiğin erkektir. hani şu "sorun ne hödükcan" diye gidip bir yerde oturmuştunuz ya, ve nedense hesabı sen ödemiştin. "kızım arabayı emanet aldım ağabeyden" demişti de, seni eve bırakmamıştı. sonra psikopat psikopat ayrılık sancısı ile cep telefonu faturalarına bakmıştın. birlikteliğiniz süresince "şurdayım gel" mesajı atan aynı erkek, üç yüz ytl ortalama fatura ödemişti ya ayrılığın herhalde erkekçe olan sancısıyla senden ayrılık sancısı bitince eski sevgiliden arda kalanlar'a yazacak bir şey bulamamıştın. o dürzü naaptı acep tüm aldığım hediyeleri vs diye hislenmiştin. vs. bkz nafaka vermemek için atılabilecek taklalar oldukça kolay anlaşılabilir durumdur."acı", insana kendinden beklemediği şeyleri yaptıran bir duygudur. yaralı bir hayvan nasıl hırçınlaşırsa, acı çeken insan da bir o kadar aklının ucundan geçmeyen şeyleri düşünmeye başlayabilir, yapmak isteyebilir. bu adamın karşısındaysanız, "sevgiliyken" nasıl tatlı, düşünceli bir adam olduğunu hatırlamaya çalışın. aklınıza onu kazıyın, içi yanarak yaptığı abuk subuk şeyleri değil. illa ki kolay değil, ama iki tarafı da en az acıtacak çözüm bu gibi görünmekte. bazen kesip atmanın en kısa ve acısız yöntem olduğunu düşünerek bu eylemi seçebilecek erkektir. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.

erkek ayrıldıktan sonra neden engeller