⛸️ Hz Musa Elinde Asa Ilahisi Sözleri
17Followers, 3 Following, 0 Posts - See Instagram photos and videos from hz musa elinde asa (@ilay.iste.mk)
HzHamza İlahisi Sözleri | Recep Arslan | yeni ilahi dinle, En güzel ilahiler 2020Allah ve Rasulün aslanı Hamzaİslamiyet bir güç buldu onunlaMüşriklerin kor
Bunlardan ilki, Hz. Musa’nın doğduğu sırada Mısır’ yöneten ve Musa’yı sarayında büyüten Firavun; diğeri de Hz. Musa’nın risâletle görevlendirildiği sırada iş başında olan Firavun’dur. Çağdaş tarih araştırmacılarına göre ilk Firavun M.Ö. 1292-1225 yılları arasında hüküm süren II. Ramses; ikincisi ise II.
Hazret-i ibrahim'in Mîrâsi Hazret-i Mûsâ'nin Asâ'si , Hz. Musa'nin Asa'sı Kadim öğretilerden gelen ezoterik (içyüz/batıni) geleneklerle, “indirilmiş Kitab”lı olarak isimlendirilen ilâhi öğretileri içyüzlerinde örtüştüren gerçeklerin günümüz insânlığına hitapları ayni sesle, farklı zamanla hâlen devam
Peygamber(s.a.v) şöyle buyurdu: “Öyle bir gün gelecek ki, ümmetim beş şeyi unutarak beş şeyi sevecektir. 1) Dünyayı sevecek, Ahireti unutacaklardır. 2) Malı sevecekler, fakat ahiret günü hesaplaşmasını unutacaklardır. 3) Mahlukatı sevecekler, yaratıcıyı unutacaklardır. 4) Günahları sevecekler, tövbeyi unutacaklardır.
Asa, birçok kültürde “güç ve iktidar” sembolüdür. Cennet bahçesinde Hz. Âdem’e verilen, ondan Nuh peygambere, daha sonra Hz.İbrahim, İsak ve Yakup’a iletilen Asa ile ilgili anlatılar, Hz.Musa’ya kadar uzanmaktadır. Topkapı sarayının kutsal emanetler bölümünde, bir vitrin içinde Hz.Musa’nın Asası sergilenmektedir.
Muhammedin diğer mucizelerine de Kur’an’da niçin yer verilmediğinin güzel bir açıklamasıdır. Yolculuk bundan sonraki kısmında bir roket gibi yeryüzünün dikine bir seyir takip eder. Yanında Cebrail’de olduğu halde yedi gök katı tek tek geçilir. Hz. Muhammed üzerinde yükseltilmeye başlandığı Mi’rac’la ilgili:
Davud(David) (a.s.) ve Zebur. Hz. Davud (David), İsrailoğulları’nın en ünlü kralıdır. O, çok iyi bir savaşçı olmanın ötesinde, Tanrı’ya bağlı kişiliği ve ruhunun güzelliği ile ön plâna çıkar. Yahuda beyliğinden olan Hz. Davud, M.Ö. 907 yılında doğmuş, 70 yaşında iken vefat etmiştir.
Hz. Lut (A.S.) ‘un kavmi günahda ısrar edince “Ya Rabbi, beni ve ehlimi onların yaptıklarından kurtar. Şuara 26/169.Ve kavmi azabı getir de görelim deyince; Ya Rabbi bozguncu kavme karşı bana yardım et.”dedi. Ankebut (29/30) Ezanı işittiğiniz zaman, müezzinin söylediğinin mislini tekrar edin. Ravi: Buhari, Ezan 7.
ZLPpj. Mü'min Suresi 29. ayeti ne anlatıyor? Mü'min Suresi 29. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...Mü'min Suresi 29. Ayetinin Arapçasıيَا قَوْمِ لَكُمُ الْمُلْكُ الْيَوْمَ ظَاهِر۪ينَ فِي الْاَرْضِۘ فَمَنْ يَنْصُرُنَا مِنْ بَأْسِ اللّٰهِ اِنْ جَٓاءَنَاۜ قَالَ فِرْعَوْنُ مَٓا اُر۪يكُمْ اِلَّا مَٓا اَرٰى وَمَٓا اَهْد۪يكُمْ اِلَّا سَب۪يلَ الرَّشَادِ Mü'min Suresi 29. Ayetinin Meali Anlamı“Ey kavmim! Görünen o ki bugün ülkede hâkimiyet, iktidar ve üstünlük sizin elinizde! Fakat yarın Allah’ın azabı gelip tepemize çökerse, söyler misiniz hangi kuvvet bizi ondan kurtarabilir?” Buna karşılık Firavun “Ben size sadece kendimce doğru bulduğum görüşü bildiriyor ve size ancak tutulması gereken doğru yolu gösteriyorum” Suresi 29. Ayetinin TefsiriFiravun’un âilesinden olan bu mü’min adam, duygularının esiri olmadan tarafsız konuştuğu intibaını vermeğe ihtimam göstermekte ve tartışmada her iki tarafı da dengeli bir şekilde koruma siyaseti gütmektedir. Konuşmasından da anlaşılacağı üzere önce Hz. Mûsâ’nın yalancı olma ihtimalini dile getirmiş, sonra onun vadettiği her şey olmasa dahi, bir kısmının gelme ihtimalinin bile onları nasıl düşündürmesi gerektiğini anlatmak istemiştir. Diğer taraftan bu mü’min adamın, Hz. Mûsâ’yı öldürmeye karar vermiş bulunan Firavun ve kabinesine karşı gerçekten geniş çaplı bir eyleme giriştiği görülür. Bu tavır aynı zamanda hakiki mü’minin temkinli, mahir ve güçlü mantığının bir gereğidir. O, öncelikle, “Rabbim Allah” dediği için bir insanı öldürmenin korkunçluğunu ortaya koyarak söze başlar. Sonra bir adım daha ileri gidip, bu adamın elinde delillerin olduğunu ve Rabbinden mûcizeler getirdiğini bildirir. Bununla Hz. Mûsâ’nın gösterdiği asa ve yed-i beyza gibi mûcizelere işaret eder. Sonra kendini azgınlar safındaymış gibi göstererek “Eğer o bir yalancıysa, zâten yalanının cezasını kendisi çekecektir” Mü’min 40/28 sözüyle en kötü ihtimalde dahi onların ne yapmaları gerektiğini belirler. Bu durumda Hz. Mûsâ, yalancılığının neticesine katlanacak ve cezasını çekecektir. Dolayısıyla onu öldürmeye kalkışmalarını tutarlı gösterecek bir sebep yoktur. Diğer taraftan, Hz. Mûsâ’nın doğru söylemekte olduğu ihtimali de vardır. Bu ihtimale göre temkinli hareket edip, sonuçlarına maruz kalmamak için ihtiyatlı bulunmak faydalı olacaktır. Bu metot, tartışırken karşı tarafın delillerini çürütmede insafın son haddidir. Daha sonra o, “Çünkü Allah haddini aşan, kabiliyet ve imkânlarını boşa harcayan ve çok yalan söyleyen kimseleri doğru yola ulaştırmaz” Mü’min 40/28 sözüyle onları üstü kapalı bir şekilde tehdit ediyor. Eğer bu, Hz. Mûsâ ise Allah O’nu başarıya ulaştırmayacaktır. Onu bırakın, cezasını Allah versin. Eğer siz, Hz. Mûsâ ve Rabbine karşı yalan söyler ve aşırı giderseniz, o zaman cezaya çarptırılacak olan bizzat kendiniz olursunuz. Dolayısıyla onları Allah’ın azabı ile korkutuyor; servetlerinin ve iktidarlarının Allah’ın kendilerini ibret olacak şekilde cezalandırmasına engel olamayacağı uyarısında bulunuyor. Nankörlüğü değil şükretmeyi gerektiren onca nimetleri kendilerine hatırlatıyor. “Fakat yarın Allah’ın azabı gelip tepemize çökerse, söyler misiniz hangi kuvvet bizi ondan kurtarabilir?” Mü’min 40/28 sözüyle kavmini ilâhî cezadan sakındırırken kendisini de onların arasına katma nezaketini gösteriyor. Onlardan biri olduğuna göre, iyi veya kötü durumları kendisini yakından ilgilendirmektedir. Şefkat ve merhamet ızhar eden bu “biz dili” üslubu, konuşmacının samimiyetini ortaya koymakta ve onların bu uyarılara kulak vermelerini sağlamaya yardımcı olmaktadır. Aslında burada “mü’min adam” misali, Resûlullah öldürmeyi planlayan müşriklerin durumlarını ve bu gibi haller karşısında gerçek mü’minlerin takınması gereken tavrı belirlemek üzere anlatılır. Nitekim Ukbe b. Ebû Mutî’ isimli müşrik, Kâbe’de bulunan Nebiyy-i Ekrem saldırarak boğazına sarılmıştı. Bunu gören Hz. Ebubekir, saldırganı ellerinden yakalayarak Rasûllah kurtardı. Daha sonra burada kendisinden bahsedilen mümin kişinin sözlerini nakleden âyetin, “Ne o! Yoksa siz bir insanı Rabbim Allah’tır» dediği için öldürecek misiniz? Halbuki o size Rabbinizden apaçık mûcizeler, deliller getirmiştir” Mü’min 40/28 meâlindeki bölümünü aynen tekrarladı. Buhârî, Tefsir 40/1; Menâkıbü’l-ensâr 29 Daha sonra Hz. Ali “Allah’a yemin ederim ki Ebubekir’in davranışı Firavun ailesinden olan mümin kişinin davranışından daha üstündür. Çünkü o kişi imanını saklamıştı, halbuki Ebubekir inandığını açıkça ifade etmiş, malını ve canını bu yola adamıştır” değerlendirmesinde bulunmuştur. Bezzâr, Müsned, III, 15 Bu mü’min adam bir taraftan en mantıklı ve en nezaketli sözlerle muhataplarını yanlışlardan sakındırırken, diğer taraftan bu sözleri gururuna yediremeyen Firavun’da kibir duyguları kabarır. Haksız olduğu halde üstünlük havasına kapılır. Yapılan samimi nasihatleri iktidarına karşı bir tehlike ve nüfuzuna gölge düşürücü bir müdahale olarak değerlendirir. Kendi söylediklerinin tartışmasız doğrular olduğunu savunur. Bütün bunlara rağmen mü’min adam, onları sakındırmayı, onlara öğüt vermeyi ve görüşünü açıkça ortaya koymayı bir vazife bilmektedir. Firavun gibi azgın iktidar sahiplerinin görüşleri ne olursa olsun korkmadan inandığı gerçeklerin peşinden yürür. Sonra belki duygulanır, ürperir, uyanır ve yumuşarlar diye onların kalpleriyle başka bir dokunuşla temas kurmaya çalışarak nasihatine şöyle devam ederMü'min Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriMü'min Suresi 29. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan
Oluşturulma Tarihi Mayıs 04, 2020 1515Hz. Musa, kendisine kitap indirilen peygamberler arasında yer almaktadır. Mısır halkının İsrailoğulları’na eziyet etmesi sonucunda Mısır’a gönderilmiştir. Peki, Hz. Musa kimdir? Hz. Musa’nın hayatı nasıldır ve mesleği nedir? Hazreti Musa’nın mucizeleri nelerdir ve ilgili ayetler hangileridir? Sizler için Hz. Musa hakkında yaygın olarak sorulan tüm sorulara detaylı bir cevap Musa, Mısır Firavunu tarafından halkına yapılan işkenceleri sona erdirmek için gönderilmiştir. Bu bağlamda Hz. Musa insanları imana davet edebilmek için bazı mucizeler de göstermiştir. Hz. Musa Kimdir? Hz. Musa, Yakup peygamberin neslinden gelen bir peygamberdir. Annesinin adı İmran, kardeşinin adı ise Harun’dur. Hz. Musa’nın dış görünüşüne dair iri yapılı ve düz saçlı olduğuna dair bazı rivayetler bulunmaktadır. Kendisini dört kutsal arasında yer alan Tevrat indirilmiştir. Aynı zamanda Hz. Musa Allah ile konuştuğu için de “Kelimullah” sıfatına layık görülmüştür. Hazreti Musa Hayatı Kıssası Hz. Musa’nın doğumu esnasında Mısır Firavunu bir rüya görmüş ve ülkedeki tüm erkek çocukların öldürülmesini emretmiştir. Musa peygamberin annesi de bu esnada çocuğunu korumak için onu bir sandığa koyup, Nil nehrine bırakmıştır. Allah tarafından Hz. Musa sandıkla beraber, Firavun’un sarayına ulaşmış ve Firavun’un eşi Asiye hanımın eline geçmiştir. Asiye bu çocuğa sahip çıkmış ve Firavun’u da ikna etmiştir. Bu sayede Hz. Musa, Firavun’un sarayında yaşamaya başlamıştır. Hz. Musa büyüdükten sonra yanlışlıkla bir adamı öldürmüş ve bunun vezası olarak da Mısır’dan ayrılmak zorunda kalmıştır. Medyen’e giden Hz. Musa burada Şuayp peygamberin kızı ile tanışmış ve onunla evlenmiştir. Uzun yıllar boyunca Medyen’de kalan Hz. Musa, Firavun’un İsrailoğulları’na zulüm etmesi üzerine Tur Dağı’nda peygamberlikle görevlendirilmiştir. Hz. Musa’ya peygamberlik vazifesi ile beraber türlü mucizeler de bahşedilmiştir. Hz. Musa, Allah dinini Firavun’a tebliğ etse de Firavun buna inanmamıştır. Musa’ya inanan herkes de Firavun tarafından öldürülmüştür. Bunun üzerine Hz. Musa kendine inananlarla beraber Kızıldeniz’e yürümeye başlamıştır. Bu esnada Firavun ve ordusu da Hz. Musa’yı ve kendisine eşlik eden kafileyi takip etmişlerdir. Ancak Hz. Musa elindeki asa ile Kızıldeniz’i ikiye ayırınca tüm ordu ve Firavun burada boğularak can vermiştir. Mısır’dan çıktıktan sonra Hz. Musa’ya Tevrat indirilmiştir. Musa peygamber, yerine kardeşi Harun’u vekil bırakarak Tur Dağı’na gittikten sonra İsrailoğulları bir buzağıya tapmaya başlamıştır. Hz. Musa ve Hz. Harun insanları bundan vazgeçirmeye çalışsa da çabaları sonuçsuz kalmıştır. Bunun üzerine Allah’ı reddeden kavim helak olmuştur. Hazreti Musa Mesleği Hz. Musa büyüyüp, Medyen’e geldikten sonra burada evlenmiş ve on yıl kalmıştır. Bu süre içerisinde de çobanlık yaparak geçimini sağlamıştır. Hazreti Musa Mucizeleri ve İlgili Ayetler Hz. Musa çok sayıda mucize ile donatılan bir peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’in çok sayıda ayetinde de Hz. Musa’dan bahsedilmektedir. Nisa, Maide, Bakara, Araf, En’am, Yunus, Hud, İbrahim ve Kehf sureleri Hz. Musa’dan bahsedilen ayetler içermektedir. Hz. Musa ile ilgili bilinen en büyük mucize Kızıldeniz’i ortadan ikiye ayırması, Firavun’u ve tüm ordusunu bu suların altında bırakmasıdır. Bu peygambere ait diğer mucizeler ise aşağıdaki gibi sıralanmaktadır. - Elindeki asayı istediği zaman bir ejdere çevirebilmesi. - Elinin beyaza dönerek, bir nur gibi parlaması. - Çekirge ve bit mucizeleri. - Kurbağa sürüsünün Mısır’ı istila etmesi. - Tih sahrasında asasını taşa vurması ve ardından on iki çeşmenin fışkırması. - Kızıldeniz’i ortadan ikiye ayırması ve Firavun’un ordusunu burada bırakması. - Tur Dağı’nın yerinden kalkarak, İsrailoğullarının üzerine gitmesi.
Peygamberimiz İlahi Sözleri Allah Allah Rabbi Rabbi Muhammed Nebi, Ebel Hasani hay ceddil Hüseyni. Hazreti Ömer belinde kemer, Hu deyip döner aşk meydanında. Allah Allah Rabbi Rabbi Muhammed Nebi, Ebel Hasani hay ceddil Hüseyni. Hazreti Osman cem etti Kur’an, Okunur her an aşk meydanında. Allah Allah Rabbi Rabbi Muhammed Nebi, Ebel Hasani hay ceddil Hüseyni. Hazreti Ali şüphesiz veli, Allah arslanı hay aşk meydanında. Allah Allah Rabbi Rabbi Muhammed Nebi, Ebel Hasani hay ceddil Hüseyni. Hazreti Musa elinde asa, Gidiyor dosta aşk meydanında. Allah Allah Rabbi Rabbi Muhammed Nebi, Ebel Hasani hay ceddil Hüseyni. Hazreti Ebubekir dilinde zikir, Her daim şükür aşk meydanında. Allah Allah Rabbi Rabbi Muhammed Nebi, Ebel Hasani hay ceddil Hüseyni.
HZ. İSA KİMDİR? İsrailoğullarına gönderilen ve Kur’ân-ı kerîm’de ismi bildirilen peygamberlerden. Peygamberler arasında en yüksekleri olan ve kendilerine Ülülazm denilen altı peygamberin beşincisidir. Annesi hazret-i Meryem’dir. Allahü teâlâ onu babasız yarattı. Kudüs’te doğdu. Otuz yaşında peygamber oldu. Kendisine İncil adlı kitap gönderildi. Otuz üç yaşında diri olarak göğe kaldırıldı. Kıyâmete yakın yeryüzüne tekrar inecektir. İsa aleyhisselamın annesi Meryem Hatun, Süleyman aleyhisselamın neslinden sâlihâ ve temiz bir hanımdı. Hazret-i Meryem, on beş yaşına geldiği zaman, Yusuf-i Neccâr isminde biriyle nişanlanmıştı. Fakat onunla evlenmeden Allahü teâlâ, hazret-i Meryem’e babasız olarak bir çocuk vereceğini müjdeledi. Hazret-i Meryem, Allahü teâlânın emri ve kudretiyle İsa aleyhisselama hâmile oldu. Bundan bir müddet sonra, normal olarak hâmilelik hâlleri görülmeye başlandı. Bu hâlleri gören İsrailoğulları, dedikodu yapmaya başladılar. Çeşit çeşit iftirâda bulunup akla gelmeyecek, ağıza alınmayacak şeyler söylediler. Bu dedikodulara tahammül edemeyen hazret-i Meryem, Kudüs’ün 10 km kadar güneyindeki sâkin bir kasaba olan Beyt-i Lahm’e çekildi. Her şeyin Allahü teâlânın takdîri ve dilemesiyle olduğunu düşünerek, insanların kendi hakkındaki sözlerine sabretti. İsa aleyhisselamın doğumu yaklaştığı sırada, bulunduğu yerin bahçesinde yürürken kurumuş bir hurma ağacının altına geldi. Doğum sancıları şiddetlendiğinden bu ağaca yaslandı. Yaslandığı kuru hurma ağacı yeşillendi. Mevsim kış olduğu hâlde meyve verdi. Ayağının altında küçük bir su kanalı akmaya başladı. Bu hâl, hazret-i Meryem’i tesellî etti. Bu sırada hazret-i İsa dünyâya geldi. İsa aleyhisselam doğduğu zaman, doğudaki ve batıdaki bütün putlar yıkılıp, yere döküldü. Şeytanlar bu duruma şaştılar. Nihâyet büyükleri olan İblîs, onlara İsa aleyhisselamın dünyâya geldiğini haber verdi. O doğunca gökte büyük bir yıldız göründü. Hazret-i İsa’nın doğduğunu öğrenen İsrailoğulları, Beyt-i Lahm’e geldiler. Hazret-i Meryem’in kucağında yeni doğmuş çocuğu görünce; “Ey Meryem! Bu nedir? Gerçekten çok çirkin bir iş yapmış olarak geldin. Sen pek genç, fakat kocası olmayan bir kız olduğun hâlde bu çocuğu nereden aldın? Bu ne acayib ve ne şaşılacak bir hâldir?” dediler. Hazret-i Meryem, bütün söylenilenleri sabırla dinledi. Hiç cevap vermedi. Ancak; “İşin hakîkatini size o haber versin. Siz onunla konuşun. Ondan sorup anlayın!” mânâsına kundakta bulunan hazret-i İsa’yı işâret etti. Onlar, kundaktaki çocuğun konuşamayacağını söyleyince, kundakta bulunan hazret-i İsa elini kaldırarak cevap verdi ve dedi ki “Ey câhiller! Benim yüksek şânıma taarruz etmeyiniz ve annemi ayıplamayınız. Muhakkak ki ben, Allahü teâlânın kuluyum. O, bana kitap verip, beni peygamber kılacaktır. Her nerede olsam beni mübârek kıldı ve hayatta olduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti. Beni anneme hürmetkâr kıldı... Doğduğum günde, öleceğim günde ve diri olarak kabrimden kaldırılacağım günde selâm benim üzerimedir.” dedi. Hazret-i İsa’nın kundakta konuşmasına hayret eden İsrailoğulları, dillerini yutmuş gibi oldular. Hiçbir şey söyleyemediler. Buna rağmen dedi-kodu yapmaktan, çeşit çeşit iftirâlarda bulunmaktan da geri durmadılar. Roma imparatorunun Şam vâlisi, babasız doğduğu için ikisini öldürmek istedi. Annesi onu alarak Mısır’a götürdü. Hazret-i İsa on iki yaşına gelinceye kadar Mısır’da kaldılar. Sonra tekrar Kudüs’e gelerek Nâsıra şehrine yerleştiler. Otuz yaşına girince, Hak teâlâ tarafından peygamber olduğu bildirildi. Peygamberlik emri bildirilince, hemen tebliğe başladı. İnsanların Allahü teâlâya inanmalarını ve O’nun emirlerini yapıp yasaklarından sakınmalarını ve isyânda bulunmamalarını istedi. İsrailoğulları bu dâveti kabul etmediler. İsa aleyhisselam inanmayanlara mucizeler gösterdi. İsa aleyhisselam var gücüyle gayret göstermesine rağmen, pek az kişi inandı. İsrailoğulları ona îmân etmedikleri gibi, dâvetine karşı çıktılar ve günden güne hırçınlaştılar. İsa aleyhisselamın yumuşaklığını görerek inanmadılar. Hattâ daha da ileri giderek hazret-i İsa’yı öldürmeye teşebbüs ettiler. Bunun üzerine hazret-i İsa, kendisine îmân edenler arasından seçtiği havârî adı verilen on iki kişiden Allahü teâlâya îmân ve ibâdet edeceklerine ve kendisine yardımcı olacaklarına dâir söz aldı. Yahudilerden bir topluluk İsa aleyhisselam ve annesi hazret-i Meryem’e dil uzattılar. İsa aleyhisselam bunu duyunca, onlar hakkında bedduada bulundu. Allahü teâlâ bu duayı kabul edip, hazret-i İsa’ya ve annesine dil uzatanları maymun ve domuza çevirdi. Bu durumu gören Yahudiler, hâdiseyi aralarında görüştüler. Hepsi hazret-i İsa’yı öldürmek üzere anlaştılar. Hazret-i İsa’yı aramaya başladılar. Roma İmparatoru’nun Kudüs Vâlisi Jones Pilot’u kandırıp, İsa aleyhisselamın Roma İmparatorluğu aleyhinde bulunduğuna ve Filistin’de yeni bir hükûmet kurmaya çalıştığına inandırdılar. Hazret-i İsa, son defâ olarak Havârîleri ile bir gece gizlice sohbet etti ve onlara “Horoz ötmeden yâni sabah olmadan sizin biriniz beni inkâr edecek ve pek az paraya satacaktır.” dedi. Hakîkaten Yahûda isimli Havârî, sabah olmadan Yahudilerden bir miktar para alıp, hazret-i İsa’nın yerini haber verdi. İsa aleyhisselamı yakalamak için Yahudilerle berâber eve girince, Allahü teâlâ Yehûdâ’yı İsa aleyhisselama benzetti. Yahudiler de onu İsa aleyhisselam, diye yakaladılar ve haça çarmıha gerip asarak öldürdüler. Allahü teâlâ, İsa aleyhisselamı göğe kaldırdı. İsa aleyhisselam bu sırada otuz üç yaşındaydı. İsa aleyhisselam göğe çıkarıldıktan kırk sene sonra, Romalılar Kudüs’e hücum etti. Yahudilerin çoğunu öldürüp, bir kısmını esir ettiler. Şehri yağmaladılar. Kitaplarını yaktılar. İsa aleyhisselama yaptıklarının cezâsı olarak, hakîr ve zelîl oldular. Hristiyanlar, İsa aleyhisselamın haça gerilip orada öldüğüne, fakat sonra dirilip göğe çıktığına inanırlar. Müslümanlar ise, İsâ aleyhisselamın haça gerilmediğine doğrudan doğruya göğe kaldırıldığına inanırlar. Bu husus Kur’ân-ı kerîm’de Nisâ sûresi 158. âyetinde meâlen şöyle bildirildi “Onu asmadılar, onu öldürmediler. Bilakis Allahü teâlâ onu katına yükseltti...” Ayrıca hadîs-i şerîflerde buyruldu ki “İsa aleyhisselam ölmemiştir. O kıyâmetten önce size dönecektir.”, “Ben Meryem oğlu İsa’nın aleyhisselam dünyâ ve âhirette en yakınıyım.”, “Benimle İsa aleyhisselam arasında başka bir peygamber yoktur.” Allahü teâlâ, İsa aleyhisselamı da 33 yaşında İdris aleyhisselam gibi göğe kaldırdı. İnsanları üç sene dîne dâvet etti. Vasiyeti üzerine Havârîleri etrafa dağıldılar. İseviliği insanlara anlatmaya başladılar. Bu hak dînin yayılması 80 sene sürdü. Sonra Hristiyanlar sapıklığa düştüler. İncil’i değiştirdiler. Nasıl ki Yahudiler hazret-i Meryem ve hazret-i İsa’ya iftirâ ettilerse, Hristiyanlar da onun hakkında üç yanlış inanışa saplandılar. Bir kısmı, “Meryem oğlu İsa Allah’tır.” dedi. Bâzıları, “Allah’ın oğludur.” dedi. Bir başka grup da;”Baba, oğul ve rûhül-kudüs’ten biridir” dedi. İsa aleyhisselam hiç evlenmemiş. Dünyâya kıymet vermemiştir. Kıyâmete yakın Şam’da Ümeyye Câmiinin minâresine inecek, evlenecek, çocukları olacaktır. Hazret-i Mehdî ile buluşacak, 40 sene yaşayıp, Medîne’de vefat edip, Peygamberimizin kabrinin bulunduğu hücre-i saâdete defnedilecektir. İslâm dîninin hükümlerine tâbi olacak, ictihâd edecektir. Avrupa kitaplarında Eflâtun’un mîlattan 347 sene önce öldüğü yazılıdır. İsa aleyhisselam gizli dünyâya gelip, dünyâda az kalıp göğe çıkarıldığından ve kendisini ancak on iki havârî bilip, İseviler az ve asırlarca gizli yaşadıklarından mîlât, yâni noel gecesi doğru anlaşılmamıştır. Mîlâdın, birinci kânunun Aralık yirmi beşinde veya ikinci kânunun Ocak altıncı veya başka gün olduğu sanıldığı gibi, bugünkü mîlâdî senenin beş sene az olduğu çeşitli dillerdeki kitaplarda yazılıdır. O halde mîlâdî sene doğru ve kat’î olmayıp, günü de senesi de şüpheli ve yanlıştır. İmâm-ı Rabbânî’nin kuddise sirruh ve Burhan-ı Kâtı’nın bildirdiklerine göre, Yunan filozofu Eflatun Platon İsa aleyhisselam zamanında yaşamıştır. Buna göre mîlâdî takvim 300 seneden fazla olarak noksandır ve İsa aleyhisselam ile Muhammed aleyhisselam arasındaki zaman bin seneden az değildir. İsa aleyhisselam peygamberliği îcâbı mucizeler gösterdi. HZ. İSA VE MUCİZELER 1. Beşikteyken konuştu. 2. Ölüleri diriltirdi. Bilhassa dört ölüyü dirilttiği meşhurdur. Bunlar Sam bin Nûh, Şeddad bin Âd, Mâsân bin Mâlân ve Benî İsrail’den bir çocuktur. 3. Anadan doğma kör olanları sağlamlar gibi gördürür, bir cilt hastalığı olan baras illetini iyi ederdi. Eliyle hastaya dokunduğunda iyi olurdu. Eliyle mesh etmek sûretiyle hastaları tedâvi ettiği için kendisine İsa-i Mesih dendi. Mâide sûresi 110 4. Âl-i İmrân sûresi 49. âyetinde bildirildiği gibi kavminin yedikleri veya yemek üzere sakladıkları şeyleri haber verdi. 5. Mâide sûresi 110. âyetinde bildirildiği gibi çamurdan kuş yapıp üzerine üfleyince, Allahü teâlânın izniyle canlanıp kuş olurdu. 6. Mâide sûresi 114. âyetinde bildirildiği üzere Havârîler, içinde yiyecek bulunan bir sofranın indirilmesini teklif ettiler. Hazret-i İsa ellerini kaldırıp dua edince, ekmeği ve eti bulunan bir sofra indi. 7. İsa aleyhisselam uykudayken yanında her konuşulanı ve yapılanı bilirdi. 8. Ne zaman istese ellerini göğe kaldırıp dua edince o anda yemek ve meyveler önüne gelirdi. 9. İsa aleyhisselam Yahudilerden Benî İsrail uzak olduğu hâlde sözlerini ve gizli sırlarını bilirdi. İSA DİNİ; İSEVİLİK Musa aleyhisselamın dîni, İsa aleyhisselam zamânına kadar devâm etti. Fakat, İsa aleyhisselam gelince, bunun dîni olan İsevilik Musa aleyhisselamın dînini nesh etti, yâni Tevrat’ın hükmü kalmadı. Bundan sonra, Musa aleyhisselamın dînine uymak câiz olmayıp, tâ Muhammed aleyhisselamın dîni gelinceye kadar, İsa aleyhisselamın dînine uymak lâzım oldu. Fakat, İsrailoğullarının çoğu, İsa aleyhisselama îmân etmeyip, Tevrat’a uymak için inâd etti. İşte Yahudilik ile İsevilik böylece ayrıldı. Yahudilerin ileri gelenlerinden ve İsevilerin en büyük düşmanlarından olan Paul, İseviliği kabul ettiğini, İsa aleyhisselamın kendisini, Yahudi olmayan milletleri İsevilere dâvet için şâkirt talebe tâyin ettiği yalanını uydurdu. İsmini Pavlos Bolüs olarak değiştirdi. Çok iyi bir İsevi görünerek, İsa aleyhisselamın dînini bozdu. Tevhidi tek Allah inancını, teslise üç tanrı inancına= Baba-oğul-kutsal rûh; İseviliği Hristiyanlığa çevirdi. İncil’i değiştirdi. İsa, Allah’ın oğludur, dedi... Hz. İsa hikmetli sözleri; “Dünyâ sevgisi bütün kötülüklerin başıdır. Gözde bakışı, kalpte şehveti büyütür. İnsanı açgözlü doymaz eder. Yemin ederim ki, şehvet nefsin isteklerine uymak, sâhibine uzun süren sıkıntı bırakır. Dünyâdan geçmeye bakın. Tâmiri ile uğraşmayın.” “Dünyâyı isteyen deniz suyu içene benzer. Ne kadar içerse, harâreti o kadar artar ve nihâyet ölür.” “Günâhlarını hatırladığı zaman ağlayana, dilini koruyana ve başını sokacak kadar evi olana müjdeler olsun.” “Allah katında en sevgili şey, sâlih kalplerdir. Allahü teâlâ onların hürmetine dünyâyı yaşatır. Onlar bozulunca yeryüzünü harâb eder.” “Ağaçlar çoktur, ama hepsi meyve vermez. Meyveler çoktur ama, hepsi tatlı değildir. İlimler çoktur ama hepsi faydalı olmaz.” “Sağırı, dilsizi tedâvi ettim, ölüyü dirilttim. Fakat cehl-i mürekkebin câhilliği ilim ve olgunluk sanmak ilâcını bulamadım. Çünkü böyle kimse câhilliğini ilim ve kemâl sanmaktadır. Kur’ân-ı kerîm’in Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, Mâide, Tevbe, Meryem, Mü’minûn, Zuhruf, Hadîd, Sâf sûrelerinde İsa aleyhisselamla ilgili haberler verilmiştir. Bu yazı, hz isa kimdir,isa aleyhisselam kimdir, hz isanın hayatı, hz isanın doğumu, hz meryem kimdir, hz isanın mucizeleri, isevilik, hıristiyanlık nedir, mesih kimdir, barnabas incili, incil, ile ilgilidir.
hz musa elinde asa ilahisi sözleri